Tüm dünya ülkelerinin ekonomik anlamda iç içe girdiği bir dünyada siz tüm dünyaya ve uluslararası hukuka rağmen dilediğiniz kararları alamazsınız…
Bunun en bariz örneği, aynı ırktan olmakla övünülen Türk Devletleri Teşkilatına bağlı devletlerin son bildirisinde görebiliriz…
TDT, hem Recep Tayyip Erdoğan’ın, hem de Ersin Tatar’ın ısrarcı “İki devletli çözüm modeli” konuşmalarına ve taleplerine rağmen, Erdoğan’ın da imzasıyla bildiride net olarak “Daha önce müzakere edilmiş ve taraflarca kabul edilmiş” modele destek belirtti!..
Bunun anlamını açık ve nettir!..
“Müzakere edilmiş ve tarafların kabul ettiği” tek bir müzakere yöntemi vardır, o da BM Parametreleri çerçevesinde iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayanan federal bir çözüm…
Nokta.
Bu modelin altında kimlerin imzası var?
77-79 Doruk Antlaşmalarına göre Kıbrıslı Türkler adına Denktaş, Kıbrıslı Rumlar adına Makarios ile Klerides…
Ve elbette Türkiye ve Yunanistan’ın desteğiyle…
Yani Kıbrıs’ta çözüm müzakerelerinin çerçevesi de, kabul edilebilir olanı da nettir, açıktır ve dünya hukuku tarafından resmen bu şekliyle kabul edilmektir…
Buna rağmen siz bir taraflarınızdan yeni icatlar çıkartıp, “Hayır efendim, Rum önce KKTC’yi tanısın sonra müzakere masasına otururuz” derseniz, bunun bir karşılığı olur…
Mesela, siz bunu ifade ettiğinizde, bir anlamda adanın kuzeyinde kalan toprakların size ait, bugüne kadar verdiğiniz koçanların da yasal olduğunu açıkça ilan etmiş olursunuz…
Yani müzakere sürecinin en çetrefilli başlıklarından olan “toprak ve mülkiyet sorunu bizim için bitmiştir, bu topraklar da bizim, verdiğimiz koçanlar da yasal” demiş kabul edilirsiniz…
Sonuç mu?
Bu politikaya karşılık olarak Kıbrıslı Rumlar da size cevap olarak kalkıp, “Madem bunu iddia ediyorsun, o zaman verdiğin koçanların yasal olup olmadığını uluslararası hukuk önünde çık ve ispatla” diyerek bugünkü süreci başlattı!!!
Simon Aykut’un tutuklanmasından neredeyse tüm müteahhitler ile emlakçıların adanın kuzeyine hapsolma nedeni sizlerin tüm dünyaya ve uluslararası hukuka rağmen yürüttüğünüz iki devletli çözüm modelidir…
Şimdi bu absürt model başka bir soruna daha neden oluyor…
O da karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık haklarının bir anlamda hiçleşmesi…
Öyle ki, Kıbrıslı Rum Yöneticiler yapacakları yeni bir girişimle büyük bir çelişkiyi uluslararası hukukun önüne koyacaklar…
O da, “İki ayrı devletli çözüm modelini savunan bir kesim nasıl olur da başka bir devletten hak talep eder…”
Evet, bu tehlike kapıda ve böyle devam edilirse binlerce çocuğumuzun varolan hakkı da çöp olup gidecek…
Kısacası iki devletli çözüm modeli diye bir şey yoktur, olamaz ve de kimse tarafından kabul edilemezdir…
Kıbrıs Türk Toplumu olarak bu model son beş yılda hem kazanımlarımızı geriye götürdü, hem de toplumsal tükeniş sürecimizi hızlandırdı…
Dünya tarafından görünür olan bir toplum tıpkı geçiş kapıları açılmadan önceki döneme geriletildi, yani adanın kuzeyine hapsedildi…
19 Ekim tarihinde bu saçmalığa bir son vermeliyiz!!!
Aksi takdirde bizleri bekleyen tehlikelere bakınca, bugünleri dahi mumla arar duruma düşeceğimizi sizlere net olarak söyleyebilirim…
O nedenle gün değişim ve doğruya yeninden dönüş günüdür…
İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM MODELİ KIBRISLI TÜRKLERİ BİTİRME PLANIDIR
ALİ KİŞMİR
Yorumlar