Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı, açıkça Kıbrıs Sosyalist Partisi’nin sesini, sözünü ve ifadesini kısması anlamı taşımaktadır…
Düşünce ve ifade özgürlüğünü yok sayan bu adım, demokratik bir seçim ortamının da olmadığının en bariz kanıtıdır…
Oysa Anayasanın 24. Maddesi “Düşünce, Söz ve Anlatım Özgürlüğü” başlığı altında bizlere, “Düşünce suçu yoktur” diyor!..
Yine aynı madde KKTC’de yaşayan insanlara şu hakkı tanıyor; “Herkes, düşünce ve kanaatlarını, söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir”…
Peki, anayasaya göre hangi durumlarda bu hak, hak olmaktan çıkıyor?
Onun için de aynı maddenin 3. fıkrasında kısaca şu durumlara yer veriliyor; bu durum şöyle özetleniyor; “Söz ve anlatım özgürlüklerinin kullanılması, yalnız ulusal güvenlik, anayasal düzen, kamu güvenliği , kamu düzeni, genel sağlık, genel ahlak yararı için veya başkalarının şöhret veya haklarının korunması veya bir sırrın açıklanmasının önlenmesi veya yargının otorite veya tarafsızlığının sürdürülmesi için gerekli ve yasanın koyduğu yöntemlere, koşullara, sınırlamalara veya cezalara bağlı tutulabilir”…
Bu KKTC anayasanın, KKTC yurttaşlarına tanıdığı hak ve özgürlükler ile çizilen çerçeve…
Peki, şimdi soru şu;
-AKP ve MHP vekillerinin KKTC’nin iç seçimlerinde aktif rol aldığı ve bir adayın kazanması için kapı kapı dolaştığı günümüzde adanın kuzeyinin “İşgal” altında olduğunu söylemek sizce bir sırrın açığa çıkması mı?
Varolan anayasal düzeni bozacak bir hamle mi?
Yoksa bu adanın kuzeyindeki düzenle ilgili bir tespit mi?
KSP, adanın kuzeyinin işgal edilmesi çağrısı yapmıyor!..
Yani anayasal düzenin bozulmasını tehdit etmiyor!..
Aksine, bir tespit yaparak, varolan düzenin kendilerince başka bir devletin egemenliği altına girdiği tespitinde bulunuyor…
Ve yargımız, KSP’ye, “Sen bu tespitini ifade edemezsin” diyor!..
Bu kararla birlikte bir başka soru daha gündeme geliyor, o da, “İşgal” demek artık bu topraklarda bir suç mu?
Yani anayasamızda yazan “Düşünce suçu yoktur” emri artık bu topraklarda geçerli değil mi?
Tam bir karanlık kuyu durumu!..
***
İsterseniz olaya bir de diğer taraftan bakalım!..
Yani diğer tarafın anladığı dilden olayı yorumlayalım…
Örneğin “İlhak” demek ve bunu talep etmek, anayasal ve kamu düzenini bozacak bir talep mi değil mi?
Bakınız bu bir tespit değil bir talep ve bu topraklarda bunu ifade etmek serbest!..
Bu amaç ve istek yerine getirildiği takdirde ne olur?
KKTC feshedilir ve yoluna bir il olarak devam eder!..
Devam edelim…
Mesela KKTC anayasasının değiştirilemez maddelerinin tümünde geçen “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” adını değiştirmeye kalkmak, bunu arzulamak ve bunu ifade etmek, anayasal düzeni bozmakla eşleşiyor mu?
Aynı şekilde bu istek kamu düzeni ile ulusal güvenliği tehdit ediyor mu?
Örneğin “Kıbrıs Türk Devleti”…
Bu seçim sürecinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına aday olan Tatar ve onun destekçileri, bir başka devlet ismini zikredip “Kıbrıs Türk Devleti hepimize hayırlı olsun” mesajı veriyorlar!..
Yine KKTC’nin kuruluş bildirgesindeki “Federasyon” atfını ortadan kaldırmak varolan düzeni bozmaya, “İki devletli çözüm” modelini meclisten geçirmek ise anayasal ve varolan düzeni ortadan kaldırmaya yönelik bir adım sayılmaz mı?
Bakınız bir anayasa tek başına okunamaz ve tek başına değerlendirilemez…
Çünkü ülkelerin anayasayaları mutlak ve muhakkak uluslararası hukuka atıfta bulunur ve uluslararası hukuk tarafından alınan kararları dikkate alır!..
Dolayısıyla BM Güvenlik Konseyi’nin 541 ve 550 sayılı kararlarını görmezden gelerek böyle bir karar alınması, yeni bir BMGK kararının da üretilmesine sebep olacaktır!..
Dolayısıyla bu adım Kıbrıs Türk Toplumunun Yeniden cezalandırılmasına ve varolan düzenin bir kez daha uluslararası hukuk tarafından “Alt yönetim” olarak tanımlanmasına sebep olacaktır!..
Ve bu sonuç açıkça bir kez daha anayasal düzenin “Yasadışı” olarak ilan edilmesine yol açacaktır!..
Kısacası bu beylerin anladığı dilden konuştuğumuzda ve onların zihniyetinden dünyaya baktığımızda, meclise bu önergeyi sunan partilere “anayasal düzeni bozmaya çalışmaktan” dolayı kapatma davası açılması gerekmektedir!..