Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Erkut Uluçam, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarımında iki yıl önce narenciyede başlayan böcek krizinin, bugün hayvancılıkta şap hastalığı ile devam ettiğini kaydetti.
Ülkeye gelen her türlü bitkisel materyal için karantina kapsamında laboratuvar testlerinin yapılması gerektiğini ifade eden Uluçam, “Bu güne kadar yapıldı mı? Yapılıyor mu? Yapılacak mı?” sorularını yöneltti.
Avrupa Birliği’nin, kamu kurumlarının Avrupa Birliği müktesebatına uyum çalışmaları kapsamında Tarım Bakanlığına bitki sağlığı ve karantina laboratuvarı için çeşitli laboratuvar ekipmanları hibe ettiğini anımsatan Uluçam, proje kapsamında Tarım Bakanlığının bu laboratuvarın kurulacağı bir bina yapmayı taahhüt ettiğini belirtti. Küçük Kaymaklı’da binanın yapılacağı yerin Tarım Bakanlığına tahsis edildiğini ancak sonuçta “sıfıra sıfır, elde var sıfır” noktasına gelindiğini ifade etti.
Şap hastalığına da değinen Uluçam, hastalığın Türkiye’de aylar öncesinden hızla yayılmaya başladığını, bu nedenle Türkiye’den ithal edilen sap ve samanın ithalatının birkaç aydır durdurulduğunu kaydetti. Sadece silaj benzeri ürünlerin ithalatına izin verildiğini ancak bu ürünlerin ve bunları taşıyan tırların ülkeye girişinde herhangi bir dezenfeksiyon yapılmadığını belirten Uluçam, şap hastalığının ülkeye olası girişini önlemek için herhangi bir ön tedbir alınmadığını savundu.
Uluçam, yıllar önce şap hastalığı ile ilgili olarak Hayvan Sağlığı Yasası altında yürürlüğe giren ve 70 sayfalık bir tüzük olan “Şap Hastalığının Kontrolü İçin Uyulması Gereken Kurallar Tüzüğü”nün bugünler için hazırlandığını hatırlattı. Ayrıca 2001 yılında Bakanlar Kurulu’nun, İngiltere’de ortaya çıkan şap hastalığı nedeniyle alınacak önlemleri onayladığını belirten Uluçam, bu karar doğrultusunda markalı ürünler hariç et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerinin yolcu beraberinde, kişisel kullanım dahil olmak üzere, KKTC’ye ithalatının ikinci bir karara kadar yasaklandığını, söz konusu kararın 2005 yılında yürürlükten kaldırıldığını aktardı.
Türkiye’de yıllardır yürürlükte olan karantina uygulamaları kapsamında ikinci el tarım aleti ithalatında Bitki Sağlık Sertifikası (Phytosanitary Certificate) zorunluluğu bulunduğunu ifade eden Uluçam, bu belgenin makinenin belirli zararlılardan ari olduğunu ve ithalatçı ülkenin karantina düzenlemelerine uygunluğunu gösterdiğini kaydetti. Uluçam, “Bizim bu durumdan haberimiz var mı?” diye sordu.
Şap virüsünün bulaştığı ürünlerde hayatta kalma sürelerine de dikkat çeken Uluçam, virüsün sığır derisi ve kıllarda 4 hafta, sütte 9 gün, ayakkabılarda 3 ay, sıvı hayvan dışkısında 6 ay, samanda 3 ay, toprakta 4 hafta, kuru otlar ve danelerde 5 ay, idrarda 40 gün ve sineklerde 70 gün hastalık yapma gücünü koruduğunu belirtti.
Virüsün bulaşma yollarının; hasta hayvanların salya, sümük, süt, dışkı ve idrarları, ölü hayvanların kadavraları, kesilmiş etler, virüs taşıyıcı hayvanların sağlıklı hayvanlarla teması, hayvan bakıcıları, virüs bulaşık kamyonlar, hastalık çıkan ahırlardan hayvan alım satımı yapan kişiler, aşılama veya tedavi için ahırlara girip çıkan kişilerin elbise ve çizmeleri ile ahırlara girip çıkan kuşlar, kümes hayvanları ve kemirgenler olduğunu aktardı.
Olası bir genel salgında hayvancılık sektöründeki maddi kaybın telafi ve tazmin edilemeyecek kadar büyük olacağını vurgulayan Uluçam, “Umarız bu kötü durum gerçekleşmez” ifadelerini kullandı.





