LİDERLERİN ORTAK YANI

Elbette liderden lidere fark vardır…
Mesela ideolojileri, hitap biçimleri, tarzları, saçları, bakışları vs…
Aklınıza gelebilecek her konuda mutlak farklılıklar ve benzerlikler olabilir…
Ancak gerçek anlamda lider olabilen her kişinin ortak, değişmeyen bir tavrı vardır, o da kendi insanının hakkını savunmak!..
Örneğin bir Amerikalının kılına dokunmaya kalktığınız anda ABD Başkanı Trump’ın öfkesiyle karşılaşırsınız…
Veya bir Rus vatandaşına yanlış yapmaya kalkışın bakalım Putin nasıl bir tavır ortaya koyuyor…
Daha da yakın bir örnekleme yapalım;
Bir Türkiye vatandaşına haksızlık yapıldığı anda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kükremesi tüm coğrafyadan hissedilir…
Peki, soruyorum…
Bu toplumun içinden çıkan tam 15 Kıbrıslı Türk’ün, Türkiye topraklarına alınmaması konusunda “Lider” konumunda olan Ersin Tatar ne yaptı?
Vatandaşları gözaltına alınıp geri ülkesine gönderilirken, bu konunun çözümü adına veya nedenini öğrenmek için Tatar kimlerle konuştu ve ne sonuç aldı?
Mesela Tatar, bu 15 Kıbrıslı Türk’ten kaçını makamına çağırıp, “Ne yaşadın be gardaş” diye sordu?
Veya kaç kişiyle görüşüp onun sırtını okşayarak, “Merak etme cumhurbaşkanı olarak ben ve devletimiz senin yanındır” dedi?
Peki, İtalya’da, Fransa’da, Kıbrıs’ın güneyinde veya bir başka yerde mülkiyet sorunu nedeniyle tutuklanan insanlarımızla ilgili ne tür bir girişimde bulundu?
Bu insanlardan kaç tanesi ile görüştü ve ona destek oldu?
Benim bildiğim verilen tapuların yasal olduğunu bağıra bağıra vurguladı ve “yürüyün de korkmayın” dedi!!!
Peki, bir ülkenin lideri “yürüyün de korkmayın” dedikten sonra nasıl oluyor da onu dinleyip korkmadan yürüyen insanlar teker teker tutuklanmaya başlıyor?
Ve nasıl oluyor da koca bir lider bu soruna çözüm bulamıyor?
Bir peki daha…
Toplumun her kesiminden on binlerce insan sokağa dökülüp laikliğine sahip çıkarken, eşit egemen liderimiz neden kendi halkına sahip çıkmak yerine dayatma başörtüsü tüzüğünü savunmuştu?
Çünkü Tatar lider değildir, olamadı, olamaz da!..
Ersin Tatar müdahale ile o makama getirilmiş, etkisiz, iradesiz ve yetkisiz bir kişidir…
O nedenle hem ona iyilik olsun hem de bu toplumun yararına dokunsun diye 19 Ekim’de gereğini yapmalıyız…
Herkesin kapasitesine uygun yerlerde yaşamına devam etmesine katkıda bulunmalıyız…