Konu ile alakalı değil ama ne zaman “Baraka” dense, aklıma Egemen Bağış’ın “Her Cuma bir ayet sallıyorum, bakara makara” deyişi geliyor…
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, tarihi simgelerimizden birisi olan Cumhurbaşkanlığı Sarayı için “Baraka” benzetmesi yapması tam da temsil ettiği kültüre yakışır cinstendi…
Neyse ki yıllar geçti, Türkiye’miz sayesinde çadırdan barakaya, son olarak da külliyeye geçiş yapabildik!..
Ne bitmek bilmez bir şeymiş bu kurtarma ve kurtarılma…
“Kıbrıslı Türkleri çadırlardan kurtardık”…
“Kıbrıslı Türkleri barakadan kurtardık”…
Bitmiyor arkadaş bu kurtarılma hali!..
Neydi o Kuran’da yazan?
-Bir elinin verdiğini diğer elin görmesin!..
Maşallah bunlar her yaptıklarını mikrofonlardan bağıra bağıra açıkça her defasında yüzümüze vuruyor!..
Şükran bekleniyor!..
Kimse de kalkıp, “Efendim, ‘Baraka’ dediğiniz o yer, bu toplumun iradesinin temsil edildiği tarihi bir simgedir” diyemiyor!…
Dr. Küçük ile Denktaş’ın o binada izleri olduğunu, o nedenle de böyle bir yakıştırmanın hoş olmadığını ifade edemiyor!..
Tam aksine, Erdoğan “Baraka” dedikçe, avuçları patlarcasına alkış tutuyor toptan biatçılar…
Oysa o an kalksa ayağa bir siyasimiz ve “Biz cumhurbaşkanlığı makamını kazanırsak o ‘Baraka’ dediğiniz yeri kullanacağız” dese, bu toplumun eğilen başı havaya kalkmaz mıydı?
Sahi bir ülkenin ve bir toplumun itibarının ölçüsü bina mı?
Bilim?
Eğitim?
Sanat?
Kültür?
Bunlar çöp olsa da olur mu?
Memleketin hangi köşesinde gerçek anlamda bir müze var?
Veya kütüphane?
Ben kimsenin ibadetine karşı değilim ama bir ülkede eğitim yuvasından çok Cami varsa, bir ülkede hastahaneden daha donanımlı bir meclis ve başkanlık sarayı varsa, bir ülkede yollar karanlık ama bayraklar aydınlıksa, o ülkede rejimin üstü örtülüyor demektedir!..
Çökmüş bir sistemi şatafatlı binalarla kamufle etmeye çalışan bu zihniyet için küçük bir zümre saraylara, toplumun geneli ise sefalete layık!..
Oysa biz sıcacık, bir birimize sarıldığımız, yalandan dolandan uzak kaldığımız barakamızda çok mutluyduk…
Şimdi tıpkı Duman’ın söylediği gibi
“Elleri havada
Kufi kafada
Şeker ezer aynada
Aynı ayran gibi temiz, kafası leziz
Yürüyorlar saraya, saraya” sürüsüne katılmamızı istiyorlar!..
Ben kurt ile kapışmayı tercih edenlerdenim…